Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv
 
TORLAKONDAN - Tarihlerle Ermeni Vahşeti (1910-1922) - TÜRK FİLOZOF TORLAKON
   
 Tarihlerle Ermeni Vahşeti (1910-1922)

Tarihlerle Ermeni Vahşeti (1910-1922)
 Yazı Boyutu

 Tarih : 05.03.2014 - 09:08:54


Başbakanlık Devlet Arşivlerince belirlenebilen bilgilere göre, Ermeni çeteleri Anadoluda 523 bin 955 Türkü katletti. Ermeni meselesine siyasi olarak sahip çıkan ve soykırım olmadığını söyleyen kişilere hukuki yaptırım olarak hapis cezasını uygun göre

 

Tarihlerle Ermeni Vahşeti (1910-1922)

1910-1922 yılları arasında Ermeni çetelerin yaptığı katliamlar Başbakanlık Devlet Arşivleri tarafından ortaya çıkarıldı.

Belirlenebilen bilgilere göre, Ermeni çeteleri Anadolu`da 523 bin 955 Türk`ü katletti.
Ermeni meselesine siyasi olarak sahip çıkan ve soykırım olmadığını söyleyen kişilere hukuki yaptırım olarak hapis cezasını uygun gören bir yasa teklifini gündeme getirmekten çekinmeyen Fransız hükümeti, Ermeniler`in yaptığı katliamları görmezden gelerek hata üzerine hata yapıyor. Yüzbinlerce insanı çocuk, bayan, genç, yaşlı demeden hunharca katleden Ermeni çeteleri, tarihe ışık tutan belge ve bilgilerin ışığında gün yüzüne çıkarılan toplu mezarlarla ne kadar acımasızca insanları katlettiğini açıkça ortaya koyuyor.
Başbakanlık Devlet Arşivleri, 1910-1922 yılları arası Anadolu`da 523 bin 955 Türk`ün Ermeni çeteleri tarafından katledildiğini belgeleriyle ortaya koydu. Ermeni çetelerinin katliamları tarih, yer ve isim olarak tek tek açıklandı. Ermeniler, yıllardır sözde soykırımı iddialarıyla dünya kamuoyunu yanlarına çekmeye çalışırken, resmi belgeler ise Türkler`in katledildiğini gösteriyor. 1910-1922 yılları arasında Ermeni çetelerin yaptığı katliamların tarih ve yerleri ile katledilen Türk sayısı ise söyle:
1910 Muş (10 ölü),
21 Şubat 1914 Kars-Ardahan (30 bin ölü),
1915 Van (44 ölü),
1915 Van (150 ölü),
1915 Bitlis (16 bin ölü),
1915 Muş (80 ölü),
1915 Bitlis-Hizan (113 ölü),
1915 Van (5 bin 200 ölü),
Şubat 1915 Haskay (200 ölü),
Şubat 1915 Dutak (3 ölü),
Nisan 1915 Bitlis (29 ölü),
Nisan 1915 Muradiye (10 bin ölü),
Nisan 1915 Van (120 ölü),
Mayıs 1915 Van (20 bin ölü),
Temmuz 1915 Muş-Akçan (19 ölü),
Ağustos 1915 Müküs (126 ölü),
9 Mayıs 1915 Bitlis (40 bin ölü),
9 Mayıs 1915 Bitlis (123 ölü),
15 Ocak 1916 Terme (9 ölü),
1 Nisan 1916 Van-Reşadiye (15 ölü),
Mayıs 1916 Muş (500 ölü),
8 Mayıs 1916 Van-Tatvan (bin 600 ölü),
8 Mayıs 1916 Bitlis (10 bin ölü),
8 Mayıs 1916 Pasinler (2 bin ölü),
8 Mayıs 1916 Tercan (563 ölü),
11 Mayıs 1916 Van (44 bin 233 ölü),
11 Mayıs 1916 Malazgirt (20 bin ölü),
11 Mayıs 1916 Bitlis (12 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (bin ölü),
22 Mayıs 1916 Köprüköy-Van (200 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (15 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (8 ölü),
22 Mayıs 1916 Van (8 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (80 bin ölü),
22 Mayıs 1916 Van (15 bin ölü),
23 Mayıs 1916 Of (5 ölü),
23 Mayıs 1916 Trabzon (2 bin 86 ölü),
23 Mayıs 1916 Van (3 yüz ölü),
25 Mayıs 1916 Bayezid (14 bin ölü),
Haziran 1916 Van-Abbasaga (14 ölü),
Haziran 1916 Edremit-Vastan (15 bin ölü),
6 Haziran 1916 Satak-Serir (45 ölü),
6 Haziran 1916 Satak (bin 150 ölü),
7 Haziran 1916 Müküs-Serhan (121 ölü),
14 Ağustos 1916 Bitlis (311 ölü),

1918 Hınıs (870 ölü),

1918 Tercan (580 ölü),

25 Nisan 1918 Kars-Subatan (570 ölü),
(25 Nisan 1918'de, Kars-Subatan'da Ermeniler tarafından öldürülen Türk çocukları, kadınlar ve karınları deşilerek bebekleri çıkarılan anneler.
Kaynak: Massacre Exerted By The Armenian On The Turks During World War I Pictures.)


1919 Sarıkamış (9 ölü),
1919 Tiksin-Ağadeve (5 ölü),
1919 Nahçivan (4 bin ölü),
6 Ocak 1919 Zarusat (86 ölü),
21 Ocak 1919 Kilis (2 ölü),
22 Ocak 1919 Antep (1 ölü),

25 Ocak 1919 Kars (9 ölü),

26 Şubat 1919 Adana-Pozantı (4 ölü),

18 Mayıs 1919 Osmaniye (1 ölü),

13 Haziran 1919 Pasinler (3 ölü),

3 Haziran 1919 Iğdır (8 ölü),

Temmuz 1919 Sarıkamış (803 ölü),

Temmuz 1919 Kurudere (8 ölü),

Temmuz 1919 Sarıkamış (695 ölü),

4 Temmuz 1919 Akçakale (180 ölü),

5 Temmuz 1919 Kağızman (4 ölü),

7 temmuz 1919 Kars-Göle (9 ölü),

8 Temmuz 1919 Mescitli (4 ölü),

8 Temmuz 1919 Gülyantepe (10 ölü),

9 Temmuz 1919 Kağızman (6 ölü),

9 Temmuz 1919 Kurudere (8 ölü),

11 Temmuz 1919 Mescitli (20 ölü),

19 Temmuz 1919 Bulaklı (2 ölü),

19 Temmuz 1919 Pasinler (2 ölü),

24 Temmuz 1919 Kars-Kağızman (9 ölü),

Ağustos 1919 Muhtelif köyler (2 bin 502 ölü),

15 Ağustos 1919 Erzurum (153 ölü),

15 Ağustos 1919 Erzurum (426 ölü),

Eylül 1919 Allahüekber (3 ölü),

9 Eylül 1919 Ünye (12 ölü),

14 Eylül 1919 Sarıkamış (2 ölü),

Kasım 1919 Adana (4 ölü),

11 Kasım 1919 Kahramanmaraş (2 ölü),

6 Kasım 1919 Ulukışla (7 ölü),

7 Aralık 1919 Adana (4 ölü),

1920 Göle (600 ölü),

1920 Kars (3 bin 945 ölü),

1920 Haramivartan (138 ölü),

1920 Nahçivan (64 bin 408 ölü),

1920 Nahçivan (5 bin 307 ölü),

Şubat 1920 Kars civari (561 ölü),

1 Şubat 1920 Zarusat (2 bin 150 ölü),

2 Şubat 1920 Suregel (bin 150 ölü),

10 Şubat 1920 Çildir (100 ölü),

28 Şubat 1920 Pozantı (40 ölü),

9 Mart 1920 Zarusat (400 ölü),

9 Mart 1920 Zarusat (120 ölü),

16 Mart 1920 Kağızman (720 ölü),

22 Mart 1920 Suregel-Zarusat (2 bin ölü),

6 Nisan 1920 Gümrü (500 ölü),

28 Nisan 1920 Kars (2 ölü),

5 Mayıs 1920 Kars (bin 774 ölü),

22 Mayıs 1920 Kars (10 ölü),

2 Temmuz 1920 Kars-Erzurum (408 ölü),

2 Temmuz 1920 Zengebasar (bin 500 ölü),

27 Temmuz 1920 Erzurum (69 ölü),

Mayıs 1920 Kars-Erzurum (27 ölü),

Agustos 1920 Oltu (650 ölü),

Ağustos 1920 Kars-Erzurum (18 ölü),

15 Ekim 1920 Bayburt (bin 387 ölü),

20 Ekim 1920 Göle (100 ölü),

17 Ekim 1920 Pasinler (9 bin 287 ölü),

18 Ekim 1920 Tortum (3 bin 700 ölü),

19 Ekim 1920 Erzurum (8 bin 439 ölü),

26 Ekim 1920 Kars civarı (10 bin 693),

Ekim 1920 Aşkale (889 ölü),

1 Aralık 1920 Kosor (69 ölü),

3 Aralık 1920 Göle (508 ölü),

4 Aralık 1920 Kosor (122 ölü),

4 Aralık 1920 Kars-Zeytun (28 ölü),

4 Aralık 1920 Sarıkamış (bin 975 ölü),

6 Aralık 1920 Göle (194 ölü),

7 Aralık 1920 Kars-Digor (14 bin 620 ölü),

14 Aralık 1920 Sarıkamış (5 bin 337 ölü),

29 Kasım 1920 Zarusat (bin 26 ölü),

Aralık 1920 Erivan (192 ölü),

1921 Nahçivan (12 ölü),

1921 Bayburt (580 ölü),

1921 Arpaçay (148 ölü),

1921 Karakilise (6 bin ölü),

1921 Karakilise ( 6 bin ölü),

Şubat 1921 Zenibasar (18 ölü),

21 Kasım 1921 Pasinler (53 ölü),

21 Kasım 1921 Erzurum (bin 215 ölü),

Mart 1922 Kahramanmaraş (4 ölü)".

"İnsan her yerde insandır fakat herkes insan değildir. İnsan, cana yapılan haksızlık kendisine yapılmış gibi tepki veren canlıdır."(Torlakon öğretisi)

Atamızın Ermeni Olayları Hakkındaki Görüşleri

Ermenilerle Savaşlar:

1-Doğu Cephesindeki Savaşlar:  I. Dünya Savaşı sona ermeden Rusya savaştan çekilmiş ve Mart 1918’de Osmanlı Devleti ile Bresi-Litousk Anlaşmasını imzalayarak Kafkasya’nın güneyinde bazı yerleri bırakmış ve Türk Orduları da buraları işgal etmiştir. Ancak Mondros Ateşkesinden sonra Türk Orduları buradan çekilmek zorunda kalınca, Bakü ve Batum’a göz diken İngilizler, bölgeyi bir süre kontrolleri altına almışlar ve Ermeni halkını silahlandırarak bu bölgede Ermenilerin birtakım acımasızlıklar yapmalarına sebep olmuşlardır. İşte TBMM Hükümeti ile, Mayıs 1918’de Kafkasya’da (Erivan’da ) kurulan Ermeni Cumhuriyeti arasındaki savaşların nedenleri, Mondros Anlaşmasından sonra Doğu Anadolu’da Ermenilerin yapmış olduğu bu insanlık dışı hareketlere dayanmaktadır.

Doğuda Ermenilerle yapılan savaşın başlamasını ve gelişmesini Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta şöyle açıklamaktadır:

“Biliyorsunuz ki, Mondros Anlaşmasından beri Ermeniler, gerek Ermenistan içinde, gerek sınıra yakın yerlerde Türkleri topluca öldürmekten hiç vazgeçmiyorlardı. 1920 sonbaharında Ermenilerin yaptığı kötülükler dayanılmaz bir kerteye geldi. Ermeniler üzerine yürümeye karar verdik. 9 Haziran 1920’de Doğu Bölgesinde geçici seferberlik ilan ettik. On beşinci Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşayı Doğu Cephesi Komutanı yaptık. 1920 Haziranında Ermeniler, Oltu’da kurulan yöresel Türk Hükümeti üzerine yürüyerek o bölgeyi ele geçirdiler. Ermeniler saldırılardan vazgeçmediler ve sonunda, seferberlikten üç buçuk dört ay kadar sonra Kötek, Bardız bölgelerinde toplanan kuvvetlerimize Ermenilerin saldırısı ile savaş başladı.

Ermeniler, 24 Eylül 1920 sabahı Bardız cephesinden baskın biçiminde yaptıkları genel bir saldırı ile başarı sağladılar. Baylar, Doğu Cephesinin bu can sıkıcı bilgileri veren raporunu okurken, Celalettin Arif Bey’in Ermeni saldırısının yapıldığı gün olan 24 Eylül’ de yazdığı gün olan 24 Eylül’de yazdığı kesin öneriyi de alıyordum. Ermeniler geri atıldılar. Ordumuz 28 Eylül sabahı ileri yürüyüşe geçti. O gün Erzurum’un elli imzası da Ankara’ya saldırıya geçiyor. Ne kötü rastlantı! Sanki bu baylar, bize saldırmak için Ermenilerle sözleşmiş gibi!

Ordu, 24 Eylül’de Sarıkamış’a gitti. 30 Eylül’de Göle alındı. Ama kimi nedenler ve düşünceler dolayısıyla ordumuz 28 Ekim 1920’ye değin, bir ay Sarıkamış-Laloğlu kesiminde kaldı. 28 Ekim 1920 günü Kars üzerine yürümeye başladı. Düşman karşı koymaksızın Kars’ı bıraktı. Ordumuz 30 Ekim 1920’de Kars’a girdi. 7 Kasım 1920 günü birliklerimiz Arpaçayı’na kadar olan bölgeyi ve Gümrü’yü ele geçirdi.

Ermeniler, 6 Kasım ‘da savaşı bırakmak ve barış yapmak boş durmuşlardı. Biz de ateşkes anlaşması ile ilgili maddeleri, Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile 8 Kasım’da Ermeni ordusuna bildirdik. 26 Kasım’da başlayan barış görüşmeleri 2 Aralık’ta sona erdi.2/3 Aralık gecesi Gümrü Anlaşması imzalandı, bu Ulusal Hükümetimizin yaptığı ilk anlaşmadır. Bu Anlaşma ile, düşmanlarımız, Osmanlı Devletinin 1877 savaşında yitirdiği,  ta Horşit Vadisine (Koyağına) kadar olan Türk Ülkesini, Ulusal Hükümetimize bırakarak oradan çekilmiştir.  (Not: Bu anlaşmaların yerine daha sonra yapılan 16 Mart 1921 günlü Moskova ve 13 Ekim 1921 günlü Kars anlaşması geçmiştir.” (Nutuk s.361).

Ermenistan’ın yenilmesi ile Sevr porseleninde büyük bir çatlak açıldı. Öte yandan Rusya karşı devrim orduları kumandanı Wrangel’in Güney Rusya’da yenilmesi, Ankara-Moskova ilişkilerini geliştirdi. Kars’ta görevli Amerikan Heyeti raporunda;  savaşın sorumluluğunu Ermenilere yüklemesi, Türk Ordusu için disiplinli terimini kullanıp bir soykırım olmadığını belirtmesi, bölgede büyük bir Ermenistan Devleti kurmak isteyen Amerikalılarda büyük bir hayal kırıklığı yarattı. (Kaynak: Yahya Akyüz, Türk Kurtuluş Savaşı ve Fransız Kamuoyu, T.T.K. Basımevi Ankara 1977).

2-Güney Cephesindeki Savaşlar: Ermenilerin ve Fransızların Kilikya adını verdiği Urfa, Antep, Maraş ve Adana illerimizde Fransa, 1916 yılından başlamak üzere Ermeni gönüllülerden oluşan askeri birlikler oluşturmuş ve Türklerin Ermeni İntikam Alayı adını verdiği, bir Ermeni Alayı kurmuş; ulusal emellerinin gerçekleşmesi için destekler sağlamış; polis, demiryolları, posta v.s. gibi önemli görevlere hep Ermenileri atayarak oraya Ermenistan adını vermiştir. Kasım 1919’dan sonra tamamen Fransa’nın işgal ve denetimine geçen bu işgal bölgesindeki Fransız Generali Gouraud’a göre, Fransız bayrağı altında ve Fransız üniformalı ile çarpışan ve fakat özel bir sancakları da olan emrindeki altı taburdan üçü Ermenilerden meydana gelmişti.

Fransızların bu tutum ve davranışlarından kaynaklanan Ermenilerin zulüm ve saldırılarını Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta şöyle anlatmaktadır:

“Güney bölgelerimizde yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, bu korumadan cesaret alarak, bulundukları yerlerdeki İslamlara saldırmaktaydılar. İntikam düşüncesiyle her tarafta acımasızca yok etme politikası izlemekte idiler.

Maraş’taki feci olay bu yüzden ortaya çıktı. Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir İslam şehrini yerle bir etmişlerdir. Binlerce zavallı ve suçsuz kadın ve çocuğu ezmişler, yok etmişlerdir. Tarihte benzeri görülmemiş olan bu cinayetlerin suçlusu Ermenilerdi. Müslümanlar ancak yaşam ve namuslarını korumak için karşı koymuş, kendilerini savunmuşlardır. Yirmi gün süren Maraş soykırımında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların bu olay hakkında İstanbul’daki temsilcilerine çektikleri telgraf, faciaya neden olanları tekzip edilemez bir şekilde ortaya koymakta idi. Adana’daki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar silahlanan Ermenilerin süngülerinin tehdidi altında, her an ölümle karşı karşıya bulunuyorlardı. Yaşam ve bağımsızlığını kazanmaktan başka bir şey istemeyen İslamlara karşı yapılan bu zülüm ve yok etme siyaseti bütün İslam aleminin ilgisini ve insafını çekecek mahiyette iken, aksinin mevcut olmadığını kabul ve ondan vazgeçmesi teklifi nasıl ciddi bulunabilirdi?” (Uras Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, İstanbul 1976, S.709)

Atatürk’ün yukarıda açıkladığı ilk olay 21 Aralık 1920’de Maraş’ta meydana gelmiştir. Şehirde yirmi gün kadar süren şiddetli çarpışmalardan sonra 11 Şubat’ta işgalciler Maraş’ı boşaltıp İslahiye’ye doğru çekildiler. -15 derece soğukta ve kar fırtınaları içinde çekiliş anında Fransızlarla birlikte giden sivil Ermenilerin bir kısmı yolda soğuktan ölmüştür. İşte 1920 Mart ayı başında dünya kamuoyuna soykırım kurbanları şeklinde tanıtılan ve Lloyd George’un İstanbul’u işgali için üzüldüklerini ileri sürdüğü Ermeniler bunlardı.

Türk Tarih bilim Kurulu Başkanı Prof Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun imzasıyla, Kurumun Internet Sitesinde yayınlanan yazıdaki: “…Parlamentosunda Ermenilere soykırım yapıldığını bir kararla kabul eden Fransa, şimdi de soykırımı yapıldığını reddedenlere hapis ve para cezası vermek istemektedir. Kendi tarihi ile yüzleşemeyen ve Cezayir’de olanları görmezden gelen Fransa’nın, 1914 ile 1921 yılları arasında Ermenilerle olan ilişkilerini de incelemesi ve bu dönem tarihiyle de yüzleşmesini öneririz. Ekte sunduğumuz ve Ermeni Millî Komitesi Başkanı olan Boghos Nubar Paşa’nın Fransa Dışişleri Bakanına gönderdiği sadece bir rapor bile, Fransa’nın ve Ermenilerin bu konudaki vebalini ortaya koymaktadır. Belli ki Fransa, olmayan bir soykırımı inkar ettiği gerekçesiyle bilim adamlarını cezalandırmak suretiyle, hem araştırma yapılmasını önlemek istemekte, hem de kendi sorumluluğunu örtbas etmeye çalışmaktadır. Şayet Fransa Ermenilere soykırımı yapıldığı konusunda samimiyse, biz Türk araştırmacılarla birlikte Fransız tarihçilerden oluşan ortak bir komisyon kurmayı öneriyoruz. Bu şekilde birlikte yapacağımız araştırma, 1915 olaylarını açıklığa kavuşturacağı gibi, Fransa’nın da bu tarih kesitinde kendi tarihiyle yüzleşmesine imkan verecektir. Bu çerçevede Türk Tarih Kurumu olarak, Fransa’nın yasayla tarih araştırmalarını önleme yolundaki girişimlerini kınıyor, sorumluluklarını başkalarına yüklemek yerine gerçeklerle yüzleşmesi…” 

Önerisine gönülden katılmak şarttır.

Konuya ilişkin aşağıdaki belge, bütün İtilâf Devletlerinin ve Ermeni örgütlerinin Başkan olarak kabul ettikleri eski bir Osmanlı paşası olan Boghos Nubar Paşa tarafından Fransa Dışişleri Bakanına gönderilmiştir. Gönderildiği tarih 30 Kasım 1918 tarihini taşımaktadır ve I. Dünya Savaşı ile ilgili bir bildiridir. Bu belgede hem Ermenilerin hem de Fransa Cumhuriyeti’nin neler yaptıkları açıkca gözler önüne seriliyor. Fransa bu tarihiyle yüzleşebilecek mi? General Allenby ise İngiliz Filistin ordu komutanıdır. I. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin masum olduklarını iddia edenlere ithaf olunur.

BELGE: 1

Fransız Millî Arşivleri, Doğu Serisi, Ermenistan, Cilt 2, Sayfa 47.                                      Dışişleri Kayıt damgası 3 Aralık 1918. 30 Kasım 1918  Ermeni Millî Komitesi

Sayın Bakan, Ermeni Millî Komitesi adına, şu hususları hatırlatarak aşağıdaki bildiriyi arz etmekle şeref duyarım:

Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, en büyük fedakârlıklar ve sürekli ıstıraplar pahasına, savaşın başından beri İtilâf Devletleri’nin gayesine sarsılmaz bağlılığımızın bir nişanesi olarak;  Ermenilerin fiilî bir şekilde savaşan taraf olduğunu;

Fransa’da, ilk günden itibaren hizmet eden gönüllülerinin Fransız bayrağı altında Yabancı Lejyonu’nda zafer elde ettiklerini; Cumhuriyet Hükümeti’nin talebi üzerine Ermeni Millî Komitesi tarafından silah altına alınan Ermeni gönüllülerin Filistin’de ve Suriye’de, Fransız birliklerinin hemen hemen yarısını teşkil ettiklerini ve General Allenby’nin zaferinde büyük payları olduğunu, bunun da Allenby ve Fransız komutanlar tarafından resmen beyan edildiğini,

Kafkasya’da, Rus İmparatorluk ordusundaki 150.000 Ermeniden ayrı olarak, komutanları Antranik ve Nazarbekoff’un komutası altında, 40.000’den fazla gönüllünün bir kısım Ermeni vilâyetlerinin kurtuluşuna katkıda bulunduğunu,

Lütfen Sayın Bakan, üstün saygılarımın teminatı olarak kabul buyurunuz.

Ekselans S. Pichon  Dışişleri Bakanı              Başkan Boghos Nubar Paris                                                                         İmza

DışişleriKayıt
Damgası
3 Aralık 1918

 

“İnsanlıktan nasibini alamamışlara hiçbir zaman fırsat verilmesin ki, insanlar da insanlıklarından utanma durumuna düşmesinler.”(Torlakon)

  Editör :  TORLAKON

5897 Kişi Tarafından Okundu.

Yazdır Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Bu Habere Toplam 59 Puan Verildi
 Kaynak :  TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Kategori ¬ TORLAKONDAN

  Yorum ( 0 )   

Kayıtlı Yorum Bulunmuyor.

 

 Bu Kateoriye Ait Diğer Başlıklar

 
 
 

 Duyuru
  DEĞERLİ CANLAR MERHABA Torlakon ocağı, Türk Milletinin ve insanlığın bekâsı için tütmektedir. Nefesi olmak istiyorum, kâlbi vatan için atanın; sesi olmak istiyorum, toprakta kefensiz yatanın(TORLAKON)  

 
Henüz Haberlere Puan Verilmemiş..
 
Bugün için Haber Eklenmedi.
Bu Hafta içinde Haber Eklenmedi.
Bu Ay içinde Haber Eklenmedi.
 
 Takvim
 
 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 2
 Bugün : 194
 Dün : 284
 Toplam : 1076465
 Ip No : 44.192.93.109
     
 
 Vatan Size Minnettar
 

 
 Son Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi
 
 Popüler Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi.
 
 Döviz Bilgileri

  Döviz Alış Satış
  Dolar 32.2596 32.3177
  Euro 21.2554 21.3962
 
 Hava Durumu



 
 Reklam



 

 



 
 

   © Copyright - 2008- TÜRK FİLOZOF TORLAKON - Tüm Hakları Saklıdır. 

TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Çilem.Net altyapısını kullanmaktadır.