Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv
 
TORLAKONDAN - OKU EY MİLLETİM OKU... - TÜRK FİLOZOF TORLAKON
   
 OKU EY MİLLETİM OKU...

OKU EY MİLLETİM OKU...
 Yazı Boyutu

 Tarih : 05.12.2008 - 10:36:46


Aşağıdaki belgeleri oku da; dedene, ninene yapılanları iyi anla... Aydın-gazeteci-yazar-çizer-sanatçı-televizyoncu kılıklarına bürünmüş aşağılık yaratıkların gerçek kimliklerini iyi algıla... Hrantın cenazesinde Soykırımın hesabını soraca...

 

OKU EY MİLLETİM OKU!!!...

 

Aşağıdaki belgeleri oku da; dedene, ninene yapılanları iyi anla!...

Aydın-gazeteci-yazar-çizer-sanatçı-televizyoncu kılıklarına bürünmüş aşağılık yaratıkların gerçek kimliklerini iyi algıla!...

Hrant'ın cenazesinde "Soykırım'ın hesabını soracağız!" diye pankart açıp bağıranların kimlik ve adreslerini iyi belle!...

Hem suçlu, hem güçlü konumda olan iğrenç yaratıkların foyalarını ser!...

Asil Türk Milletinin nasıl sahipsiz bırakıldığını gör!...

Aşağıdaki yazılı belgelerde yaşananların tekrar başına gelmemesi için dostu-düşmanı, insan olanı-olmayanı iyi ayır!...

Türk Milletine kendi mezarını kazdırttıklarını anla artık!!!...

UNUTMA EY MİLLETİM!

Güçlü çağında kapında it gibi duranlar, zayıf çağında sırtlan gibi saldıracaklardır!!!...

(Lütfen tepkinizi gösterin ve bu yazıyı tüm tanıdıklarınıza gönderin!)

"Dostun tokadı uyanma şansı tanır, düşmanınki tanımaz!." (Torlakon öğretisi)

 
 
 
 
 
 
 

Dünya’da bir benzeri daha görülmemiş olan bu vahşetleri sergileyen aşağılık ve iğrenç Ermeni yaratıklar kendi aralarında şu haberleşme dilini kullanmışlar:

Parola: “SU YERİNE”

İşareti: “TÜRK KANI İÇ”

 

Mustafa Kemal Atatürk; "Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan Ermenilerdi" (Nutuk, s.260-261)

Kars'ta akla hayale gelmeyecek ermeni işkence yöntemleri ile katledilen iki masum Türk. (Sanatkâr bilinen ermenilerin en meşhur sanatı; Türk insanına uyguladıkları işkence ve vahşet yöntemleridir.)

 

Kazım Karabekir Paşa anlatıyor:

 

“14 Şubat'ta Erzincan'ı aldık. Ermeniler pek az karşı koydular. Güzel yapılar ve kışlalar yakılmıştı. Bazılarını içini insanlarla doldurup yakmışlardı. İçi cesetlerle dolu kuyular çoktu. Müfrezem 22 Şubat'ta Mamahatun'u (Tercan) işgal etti. Burada sağ kalan kimse bulunamadı. Ermeniler bütün ahalisini öldürüp büyük çukura doldurmuşlardı. Her taraf yanıyordu. Aşkale ve Yeniköy'de de aynı manzara vardı. 20 Şubat'ta Bayburt'a geldik. Buradaki cenazeler insanın aklını oynatacak kadar çoktu. Bütün çocuklar süngülenmiş, yaşlılar ve kadınlar samanlıklara doldurulup yakılmış, gençler baltalarla parçalanmıştı. Çivilere asılmış ciğer ve kalpler görülüyordu. Bunları görünce, Erzurum'daki kardeşlerimizin imdadına koştuk. 11-12 Mart'ta Ilıca ve Erzurum'u aldık. Erzurum'da öyle acıklı manzaralar gördük ki insanı, insanlıktan iğrendiriyordu. Halk gözyaşı ile şuraya buraya koşuyor, kimi babasını, oğlunu süngülenmiş veya yakılmış buluyordu. Birçok sokaklarda hiç hayat görülmüyordu. Yerlerde çocuk, kadın, yaşlı kanlar içinde yatıyorlardı. İstasyon sanki bir mezarlık, ölülerini dışarıya fırlatmıştı…”

“Ademoğlu’nu niçin bu kadar aşağılık kıldı diye Tanrı’ya sitem etmiyor, beni Türk olarak yarattığı için teşekkür ediyorum.”(Filozof TORLAKON)

 
Hepsi "Hrant" değil; HINÇAK, TAŞNAK ve ASALA artığı!...
      (Prof. Osman ÖZSOY’a ait bu yazının başlığı değiştirilmiştir)


Toplum bilimcilere göre: toplumlar da, tıpkı bireyler gibi duygusallaşabilir ve yönlendirilebilirler.

Ermeniler üzerinden ülkeyi karıştırmak isteyen bazı iç ve dış mihraklar yine harekete geçti.

Devletlûlarımız acaba bilinen şu gerçekleri Uluslar arası camiada dile getirmiyorlar mı? Esas zulüm gören kimmiş anlatmıyorlar mı?

Allah tarafından insanın öldürülmesi büyük günah sayılmıştır. Her ölüm acıdır. Hrand Dink'in ölümü de. Ancak yüzlerce Büyükelçinin Ermeniler tarafından şehit edilmesinde hangi devlet bu kadar olayı büyüttü? Bakanlar kurulları yarıda kesilip 2 Bakan apar topar olay mahalline gönderildi mi?  Vip Salonları kullanıma açıldı mı? ????

Doğrusu çok merak ediyorum: Ermeniler tarafından şehit edilen yüzlerce Büyükelçinin ve İstanbul'da kaldırılan binlerce asker ve polis şehit cenazelerinde bu devlet, bu sendika baronları ve bu halk neredeydi? Tanıyamadım.

Sonra "Hepimiz ermeniyiz" ne demek?????

Galiba, birileri hedefe ulaşmada büyük yol kaydetti.

Olan bitene sadece ayıp ediyorlar demek yetmez. Yazıklar olsun.


BELGELERLE
Türkler Ermenilere ne yaptı?  Ermeni vahşetine Türk'ün tavrı...
Tarihsel gerçeklerin bu kadar aleni çarpıtılmasına insanlık şahit olmadı.

O kadar ki, Anadolu'nun doğusunda Ermeniler, batısında Yunanlılar insanlık tarihinin ender gördüğü vahşetlere imza atarken, Avrupa basını bu mezalimi, "Türkler Rumları ve Ermenileri" katlediyor şeklinde duyurdu.
Onun içindir ki Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele'nin en kritik döneminde Ankara'da Büyük Millet Meclis'ini açmaya karar verdiğinde, önce Anadolu Ajansı'nı kurdu. Amaç; Anadolu'da olup bitenden dünyayı doğru bir şekilde haberdar etmekti.

Nitekim o tarihten sonra, dünyadaki Müslüman toplumların Milli Mücadele'ye çok ciddi oranda yardımları başladı. Anadolu'da Ermeni ve Rumların giriştikleri vahşetten dünyanın kısmen de olsa haberi oldu.
Ermeniler sahte bir soykırım iddiasını 91 senedir gündemde tutmayı başardılar. Şu ana kadar 17 ülke, Sözde Ermeni Soykırımı iddialarıyla ilgili Parlamentolarından karar çıkardı. Bunlardan 10'u, AB üyesi.

Genç kuşak bilmiyor...

Okuma özürlü bir toplumuz. Bu ülkenin bırakın sade vatandaşlarını, Nobel almış romancısı bile bu topraklarda gerçekte ne olup bittiğinden habersiz hale gelmiştir. İşler biraz daha kendi haline bırakılsa, sokaktaki vatandaş bile, "soykırım yapmış olabilir miyiz" tereddüdünü yaşamaya başlayacaktır.

İş o noktaya gelmeden, Ermenilerin Anadolu'da yaptığı vahşetten çok az bir kısmına kaynak göstererek temas etmekte yarar var. Amacımız düşmanlığı körüklemek değil, "tam olarak ne olmuştu" sorusuna, o günleri en iyi şekilde yansıtan tarihi kaynaklar ışığında cevap aramaktır. Yazının sonunda dipnotları göreceksiniz.

Ermenilerin Anadolu'da yaptığı vahşeti İngiliz ve Fransız zabitlerinin kontrolünde yapıldığını tespit eden Osmanlı Hükümeti, bu konuda İtilâf devletleri nezdinde gerekli teşebbüste bulunduysa da, bundan bir netice alamadı.(1) Tıpkı günümüzde, Anadolu'yu kana bulayan Batı himayesindeki teröre karşı dost bildiği ülkelerden destek bulamadığı gibi.

Gelelim Ermeni mezalimine...
Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Erzincan geri alındığı vakit korkunç bir manzara ile karşılaşıldı. Bölgedeki Türklerin çoğu evleriyle birlikte yakılarak öldürülmüştü. Her öldürme işinden önce muhakkak işkence yapılmış olduğu dikkat çekiyordu. O kadar ki, öldürülmeden önce tecavüz edilmiş olan kadınlardan tenasül uzuvlarına fişek sokulanlar bile vardı.

Ermeniler Erzincan'da Türk köylerini bastılar ve köyün 7-8 yaşındaki kızları da dâhil olmak üzere bütün kadınların ırzına geçtiler. Bazı yerlerde bir Türk kadınına 30'dan fazla Ermeni'nin tecavüz ettiği oldu.

Ermeni çapulcularından oluşan ve kendilerine Fransız üniforması giydirilmiş olan 400 kişilik bir müfreze Dörtyol kasabasına girdi, evleri bastı, her şeyi yağma etti. Ortalık kan gölüne döndü. (2)

Bir dere içinde beş yüzden fazla kadın ve çocuk hunharca öldürüldü. Ermeniler Erzurum'a bağlı Hınıs'ta, her türlü kötülüğü yaptıktan sonra bir Türk kadınının memedeki çocuğunu ateşte kızartarak annesini bu kebaptan yemeğe zorladılar. Dört Türk erkeği, elleri karınlarına sokulmak suretiyle öldürüldü, erkeklik organları kesilerek ağızlarına sokuldu.

Van'da kocası öldürülen altmış yaşında bir kadına tecavüz edildikten sonra, dişilik organına odun sokularak öldürüldü. Bazı yerlerde Ermeniler, Türkleri öldürdükten sonra köpeklere yedirdiler.

Hem katliam yaptılar, hem alay ettiler...

Yine Ermeniler, yaralı dört Türk askerinden birini, gözlerini oyduktan ve "Kalk bak, Osmanlı askeri geliyor mu? dedikten sonra öldürdüler. İkincisinin sağ tarafından derisinin bir kısmını yüzüp çanta haline getirdiler, ellerini bu çantaya soktular ve "Bu çantada Padişahınızın parası var mı?" dedikten sonra öldürdüler. Üçüncüsünü ise erkeklik organını keserek ağzına soktuktan ve "Bu boruyu çal, size Osmanlı askerinden yardım gelsin" dedikten sonra öldürdüler. Dördüncü askeri, tüfek şişlerini kızdırarak 24 yerinden dağladılar. Bu askeri ölümden, o sırada olay yerine gelen Rus askerleri kurtardılar. Ermeniler birçok Türkü Murat suyuna atarak boğdular. Boğulanların ayakların altında çakılı nallar görüldü.

Ermenilerin birçok yerde Türk kadını ve çocuklarını tekke ve mescitlere doldurarak yaktılar. Ulemadan Şeyh Abdulkadir Efendi, kafasının derisi yüzülmek suretiyle öldürüldü. Bir Ermeni erkeği, tecavüz ettiği Türk kadınının yanağını ısırarak kopardı.(3)

Ermeniler Erzurum'da 7 Şubat 1918'de başlattıkları büyük katliamda, daha ilk gün binlerce kişiyi öldürdüler. Çırılçıplak hamama götürdükleri kadın erkek Türklerin üzerinde en çirkin emellerini tatmin ettikten sonra hepsini öldürdüler. Sadece 26 Şubat günü üç bin Türkü öldürdüklerini bizzat kendileri itiraf ettiler. (4)
Muş, Bitlis ve Pülümür civarında ahırlara kapatmış oldukları Türkleri, petrole bulayıp ateşledikleri mandaların hücumuna terk etmek gibi vahşette de bulundular.

Düşman da şaştı bu mezalime...

Yapılan mezalim öyle boyutlara vardı ki, işgalci diğer düşman kuvvetleri de olan bitenden rahatsız olmaya başladı. Savunmasız Müslüman halka yapılanlara dayanamayan Rus Başkomutanı, "bütün bu hallere son verilmezse Müslüman halka silah dağıtmak zorunda kalacağı" söyledi.
Yine bunlardan birinde Rus Albayı Griasnoff, genç bir Ermeni kızını bir caminin avlusuna götürerek Ermenilerin yaptığı mezalimi göstermiş, yapılan iş karşısında üzüleceğini beklediği Ermeni kızın büyük bir zevkle kahkaha attığını ve yapılan işi beğendiğini söylemesi karşısında, bu Ermeni kızdan tiksindiğini ifade etmişti. (5)

Türkler ne yaptı?

Bilindiği gibi harp devam ettiği süre içerisinde eli silah tutan tüm Türk erkekleri cephedeydi. Böyle olunca cephe gerisinde sadece kadın, çocuk, yaşlı, yaralı ve sakatlar kalmıştı. İşte Ermeni ve Rumlar Türk köy ve kasabalarını böylesi bir güvenlik zafiyeti içinde buldular ve savunmasız bu insanlara akla hayale gelmedik işkence ve zulümler yaptılar.

Ermeniler Anadolu'daki Müslüman halka aklın hayalin almadığı zulmü reva görürken, Osmanlı Devleti Mütareke sonrasında evlerine yurtlarına dönen Osmanlı askerlerinin, geride kalan çoluk çocuğunu öldüren ve evlerini barklarını yakıp yıkan Ermenilere misilleme yapmaması için gereken tüm tedbirleri aldı.

Osmanlı Devleti, Ermeni ve Rumlar tarafından yapılan fenalıklara, yine fenalıkla mukabele etmedi, intikam hırsı içinde olmadı, insanına kin ve nefret aşılamadı. Bununla ilgili bir arşiv belgesinde Osmanlı Hükümeti'nin;
"Müslümanlarla gayr-i müslimler arasında niza, münaferet (nefret) ve hilâf-ı kanun ahval vukûuna fırsat verilmemesi" konusunda kamu görevlilerine özel bir çaba göstermelerini istediğini görüyoruz. (6)

Ermeni ve Rumlar Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde Müslümanlara ait evleri basıp soyarken(7), aynı günlerde Osmanlı Hükümeti Ermenilerin iaşe giderleri için Merkez'den Anadolu'ya havale gönderdi(8), kendisini geçindiremeyecek kadar aciz olan Ermenilere sahip çıkılmasını" istedi(9).

Parası olmayan "Ermenilere harcırah verilmesi" için valiliklere talimat gönderdi(10). Hâlbuki aynı günlerde Osmanlı Hükümeti; "Belediye memurlarının maaşlarının ödenmesine imkân olmadığını" ilân etmişti(11). Yine aynı dönemde"Beş altı aydan beri maaşını alamamış çok sayıda Türk memur" bulunuyordu. (12)

Osmanlı Devleti hatta o kadar hassas davrandı ki, harp boyunca evinden yurdundan ayrı kalan Ermeni ve Rumları büyük bir güvenlik içinde yerlerine yurtlarına yerleştirdikten sonra, onlardan ayrıca "mallarımın hepsini aynen teslim aldım" şeklinde imza aldı(13). Tüm Ermeni ve Rumların varlıkları kendilerine eksiksiz bir şekilde teslim edildi.

Bunları yazmaktaki amacımız Ermeni düşmanlığını körüklemek değildir. Bir ülkenin dirlik ve düzeni bozulduğunda ve toplumun arasına fitne girdiğinde, daha da önemlisi insanlar önlerine daha büyük menfaat kapılarının açıldıklarını gördüklerinde, birçok insanî değeri bir kalemde nasıl sildiklerini göstermektir. Çünkü tarih, geçmişten ibret alınsın ve kötülükler tekrar etmesin diye insanların önüne konulur.

Asıl sorulması gereken soru...

Ermenilerin kendilerine soykırım yapıldığını iddia ettiği dönem aslında, yapılan onca vahşete rağmen intikam duygusuyla hareket etmemiş olan bir Milletin akıllara durgunluk veren sabır örnekleriyle doludur. Burada insanlık âleminin asıl araştırması gereken, "nasıl oldu da misliyle karşılık vermeme sabrını gösterebildiler" sorusuna cevap aramak olmalıdır.

Türk Milleti'nin asırlarca karşılıksız himmetine mazhar olanlar, vicdanlarını baskı altında tutan minnet duygusuna vefa ile karşılık vereceklerine, yaptıkları işin utancı ile olsa gerek, uydurma bir soykırım yalanı ile ancak kendilerini aldatma yolunu tercih etmişlerdir. Bunun içindir ki, çıkardıkları yasalarla, gerçeğin dile getirilmesini bile yasaklamışlardır. İşte böylesine tarihi bir utanç yakalarına dolanmış vaziyettedir.
(Yazar: Osman ÖZSOY)

mesaj@osmanozsoy.com

[1] Başbakanlık Osmanlı Arşivleri (BOA), DH-ŞFR, Dosya: 100, Belge: 85.

[2] Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, sayı: 33, Belge: 823

[3] Ermeni Komitelerinin Amâl ve Harekât-ı İhtilâliyesi, İstanbul 1332, s. 291-320.

[4] Cemiyet-i Akvam ve Türkiye'de Ermeni ve Rumlar, İstanbul 1337, s. 27.

[5] Bolayır, Enver, Talât Paşa'nın Hatıraları, İstanbul 1946, s. 99.

[6] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 145.

[7] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 103.

[8] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 124; ayrıca benzer belgeler için bkz. 95/123; 95/125; 95/136.

[9] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 130.

[10] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 137.

[11] BOA, DH. UMVM. Dosya: 11/45-1, Belge: 73.

[12] BOA, DH. UMVM. Dosya: 6/2, Belge: 42; ayrıca bkz. 6/2, 40; 6/2, 32.

[13] BOA, DH-ŞFR, Dosya: 95, Belge: 178.

“Kendi aklına hakim olamayanlar, başkalarının aklına mahkum olurlar.

Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; Vatan! Bayrak! Namus! diye ağlar dururlar.” (Filozof TORLAKON)

                                                 

 

 

BEN ERMENİ DEĞİL, TÜRK’ÜM!...

Tarih; 26 Şubat 1992

Yer; Azerbaycan, Hocalı

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.

Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:

-Akçik, manç?.. (Kız mı, oğlan mı?)

-Akçik... (Kız)

Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi.

-Tun şahetsar, ınger... (Sen kazandın, yoldaş)

-Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)

-Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette)

Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:

-Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver)

Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:

-Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)

Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü...Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.

Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.

Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, arşı titreten ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik içinde kıvranıyordu. Türkiye'de büyük bir dehşet uyandıran katliama ilişkin ilk görüntüler ise TRT aracılığı ile duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi.

26 Şubat'ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366'ncı Rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar.

26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi. Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşîce katlettiler.

Ermenilerin işgal ettikleri Hocalı'da dehşet verici olaylar yaşandı. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular.

Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın resmi varken, Ermenistan Millî Marşı'nda "Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün" denmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yok sanırım.

Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttıfaki Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366. Alay'ın desteği ile Ermeni Sılahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu bilinmektedir. 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur.

Bu alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır.

Şahitlerin anlattıklarını dinleyenler önce kulaklarına inanamadı. Fakat katliam sonrası Hocalı'ya girdiklerinde ise, görgü tanıklarının abartmadığını kısa sürede anladılar. Hocalı'da katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu: "Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz"

Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı sıfatını taşıyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden başkası değildi. Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da barış istediği için aşırı milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yılında ondan boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı' başsorumlusu olan azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.

Anadolu'nun güvercini, bir çok Türk'ten daha vatansever olduğuna inandığım Hırant Dink'e Allah rahmet eylesin. Ama "Ben Ermeni değilim" Ne mutlu ki Türk'üm.

Adnan BULUT
2007-01-25

“Bir Milletin Bahtını, Adam Yetiştirmeye Adanmış Ömürler Belirler.”

                                                                       (Filozof TORLAKON)

 

Ermeni sırtlanların astığı bu Azeri genç, kafa derisi yüzülmediği veya gözleri vs oyulmadığı için şanslı(!). Belki de yeterli zaman bulamadı aşağılık yaratıklar…

                                                              

     AŞAĞILIK ve İĞRENÇ YARATIKLAR

"Herkes insan değildir. İnsan, cana yapılan haksızlığı kendine yapılmış gibi tepki veren canlıdır."(Torlakon öğretisi)
Ermenilerin yaptığı katliamlar deyince hemen aklımıza  Osmanlı'nın son
dönemlerinde Rusların kışkırtmasıyla Taşnak çetecilerin yaptığı
katliamlar, Asala terörü ve 1992 deki Hocalı katliamı akla gelir.
Ancak son yüzyılda unuttuğumuz bir katliam daha var. Unuttuğumuz
topraklardan. Türkistan'dan. 1918 sonu. Bolşeviklerin taahhütlerine
inanan kardeşlerimizden bir kısmı Hokand Muhtar Cumhuriyetini ilan
eder.
Kızıl ordunun bu Türk cumhuriyetine tepkisi sert olur. Yanında Ermeni
Taşnak birliklerini getirir. Hokand'a girerler, 10.000 masum sivili
katlederler. İlk saldırı pazar yerine yapılır. Buhara, Hive ve
Fergana'dakilere örnek olmalıdır bu saldırı. Hokand'ın başkenti 15 gün
yanar. Yangın kilometrelerce öteden görünmektedir.
10.000 kişiyi masum sivilleri katletmişlerdir. Ermeniler, Timurlenk'in
kendilerine yaptıklarının intikamını aldıklarını söylemektedirler.
( Bosna’daki iğrençlikleri sergileyen Sırplar da Osmanlı’dan intikam aldıklarını söylüyorlardı.)
Sovyet tarihçisi Samagdiev'in verdiği bilgilere göre 1918 sonu ile
1919 un ilk çeyreğinde Türkistan'da katledilen kardeşlerimizin sayısı
şu şekildedir:
Margilan da 7000
Andican da 6000
Namangan da 2000
Hokand Kışlak Civarında 4500 tür.

Bu sayılar kızıl ordu birlikleri ile taşnak çetecilerinin yaptıkları
katliamları ifade ediyor. Sonraki dönemde Türkistan Türklüğü'nün 1930
lara kadar yaptığı bağımsızlık mücadelesinin sembolü Basmacı
direnişinde verdiğimiz şehitler bu sayılara dahil değildir.
Ermeni Taşnak birliklerinin vahşeti özellikle Namangan daki katliam
dikkati çekmektedir.Her yaştan kadın kıza tecavüz edilerek
öldürülmüş,başları kesilmiştir. İçlerinden bazıları, 4-15 yaş arası
erkek çocuklara bile tecavüz edip evli kadınların yanında kocalarına
dahi tecavüz edilmiştir.
Yani ermenilerin eşcinsel uygulamaları da
görülmüştür. Çocuklar çadi (120 cm uzunluğunda keskin ve ağır
bıçakları olan saman ve yonca kesmeye yarayan alet.) ile
parçalanmıştır.
Türkistan bölgesinde yaşayan ermenilerin tavrına bir örnek verelim.
Sıradan berber kasap tüccar olan ermeniler birden canavara
dönüşüveriyor. Alıntı Bolsewikow'dan:"Taşnaklar Hokand'a vardıktan
sonra bütün ermeni satıcılar berberler kasaplar tüccarlar koyu
devrimci oldular ve Taşnaklara katılıp şehri yerle bir ettiler."

Rus kaynakları tüm sansüre rağmen katliamın büyüklüğünden dolayı
olayları kaydetmeden geçememişler.  Hokand'daki katliam Türkistan
Direniş Hareketi Basmacıların başlangıcı oldu. Daha sonra harekete
bilindiği üzere Enver Paşa dahil oldu. Kızılorduya karşı önemli
başarılar elde etti. Ancak girdiği bir çatışmada kahramanca şehit
oldu. Bu direniş 1930 ların ortalarına kadar sürdü. Bugün
bağımsızlığını kazanan Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını büyük
ölçüde kahraman Basmacılara borçludur. Doktor Baymirza Hayit'in
Türkistan Türklüğü'nün bağımsızlık mücadelesini anlatan Basmacılar
isimli kitabı bu konularda ayrıntılı bilgi içermektedir.

Son dönemde Ermeniler Türklere karşı girişilen her türlü soykırımda
aktif olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Anadolu'da Hocalı'da
Türkistan'da. Ancak yavuz hırsız olduklarından ev sahibini
bastırmaktadırlar… (Alıntıdır)

“Ademoğlunu niçin bu kadar aşağılık kıldı diye Tanrı’ya sitem etmiyor, beni Türk olarak yarattığı için teşekkür ediyorum.”(Filozof TORLAKON)

Aşağılık ve iğrenç Ermeni sırtlanların tecavüz ederek öldürdükleri bu masum yavru, diri diri yakılmadığı için şanslı(!). Anlaşılan “İşte biz böyle yaparız” demek için delil bırakmak istemişler, yakmamışlar…

 
NERDESİNİZ HRANTÇILAR?!!!...

“Tarih mezarlığı, yanlış ata oynayan bahisçilerle doludur.

Kraldan fazla kralcı olanın ölümü kralın elinden olur.”(Torlakon öğretisi)

Atalarınızın daha eskilerde yaptığı hayvanlık dışı vahşetleri sormayalım hadi,

Hafızanızın zayıflığına(!) yoralım.

Peki, 25 Şubat 1992 gecesi Karabağ’da yaşananlar da mı hiç kulağınıza çalınmadı?

Hocalı’da yapılan vahşeti hiç duyurmadılar mı size? Dünya’dan tecrit mi ettiler?

“Hepimiz Hrant’ız! Hepimiz Ermeniyiz!”diye bağrıştığınızda;

O vahşeti hatırlıyor olmalıydı, en küçükleriniz bile!...

Sizler var ya sizler!

Yeryüzünün yüzakı olan asil ve aziz Türk milletinin engin hoşgörüsü sayesinde yaşıyorsunuz!

Türk demek; insanlık demek!

Merhamet demek! Hoşgörü demek! İyilik demek! Yiğitlik demek! Asalet demek!...

Yeryüzünde insanlığı yaşatan hasletler bütünü demek!

Haksızlığa ve zulme uğrayan, değil nankör bir Ermeni;

Zehirli bir yılan dahi olsa, Türk’ün yüreği sızlar.

Hatta ve hatta;

Haksızlığa engel olmak için, kırbaç yer, çifte yer, kurşun yer…

“Adam aldırma da geç git!” diyemez, aldırır;

Süründürülen insanlığa el atarak kaldırır…

“Türk’ün boyun eğdirildiği bir Dünya’da insanlık yerlerde sürünüyor demektir.”(Torlakon öğretisi)

Tanrı’nın kırbacı olan asil Türk’ün evladı,

İnsanca yaşamak ve insanlığı yaşatabilmek için genç yaşında kara toprağa girer…

Bütün bunları bilmiyor olamazsınız, fakat, biz yine hatırlatmış olalım:

Erivan bir Türk şehri olmasına karşın, niçin hiç Türk yaşamamaktadır?

Hayatta olanları da sormaktan vazgeçtik;

Niçin Türk’e ait tek mezar taşı bile kalmamıştır?

Görüyorsunuz değil mi?

Sizin yandaşlarınız bizim mezarlarımıza bile tahammül edemezken;

Bizler sizin nankörlük ve ihanetlerinize bile hoşgörü gösterip aramızda yaşatıyoruz.

Fakat, önemli bir hatırlatmada bulunalım:

Türk’ün hoşgörü ve iyiniyetine, nankörlük ve ihanetle karşılık verenlerin,

MERHAMET DİLENMEYE DE HAKLARI OLMAYACAKTIR!!!...

Ne sanıyorsunuz?

Küstahlıklar karşılıksız mı kalır sanıyorsunuz?

Türk’ün kabaracak ayranı kalmadığını mı sanıyorsunuz?

Yoksa, Türkiye’de Türk kalmadığını mı sanıyorsunuz?

Sakın ha! Birilerinin aklına uyup da atalarınız gibi cehennemlik olmayın!

Bu ülkede milyonlarca Mete, Atilla, Alparslan, Fatih, Yavuz ve Atatürk var!

Peki bunların ayranları niçin kabarmıyor diye cesaretlenip küstahlaşıyorsanız,

Sağlığınızı çok yakından ilgilendirecek bir hatırlatmada daha bulunalım:

TÜRK’ÜN SABIR SINIRLARINI ZORLAMAK SAĞLIĞA ZARARLIDIR!!!...

Ayranımızın ne zaman kabaracağını söyleyecek değiliz!

Sabrımızın ne zaman taşacağını da!...

Hoşgörü deryası olduğumuz gibi, umut deniziyiz de.

Bu saatten sonra da olsa, gerçekleri görüp aklınızı başınıza alacağınızdan umudumuzu kesmedik.

Hele bir okuyun alttaki satırları!

Yolundan gittiğiniz akıl babalarınızın marifetlerini dikkatlice okuyun da, bir daha konuşalım:

   Halen İnterpol tarafından aranan(!) ve "Büyük Ermenistan" ideolojisinin kurucularından Zori Balayan'ın 1996 yılında Ermenice yazdığı 'Ruhumuzun canlanması'adlı kitabında, Ermeni katil, yaptığı hayvanlık dışı uygulamaları şöyle anlatılıyor:

"Biz çete üyesi  Haçatur'la zapt edilmiş evlerden birisine girdiğimizde, bizim askerlerin 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilediklerini gördük. Haçatur çocuğun bağırmaması için anasının kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Sonra ben bu Türk çocuğa onun babalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Onun karnının, başının, göğüsünün derisini soydum. Saatime baktım. Çocuk 7 dakika sonra kan kaybından yaşamını yitirdi. Sonra Haçatur çocuğun cesedini doğradı ve onunla aynı kökten - Türk kökünden olan köpeklere dağıttı. Akşam ayni şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Kendi halkımın intikamının yüzde 1'ini aldığım için ruhum mutlulukla dolmuştu."

Okudunuz mu?

Bunların, asıl yapılanlar yanında devede kulak bile sayılamayacağını da anlarsınız umarız!

Peki, n’oldu?

Göğsünüz mü kabardı, yoksa, ruhunuz mu mutlulukla doldu, aşağılık yaratık Balayan gibi?

Yoksa, yüreğiniz mi burkuldu?

Yüreğinizin burkulacağını umarız, çünkü, her şeye rağmen biz sizi insan olarak değerlendirmeye devam ediyoruz.

Dedik ya; hem hoşgörü deryasıyız hem de umut denizi…

Şimdi izin verin de sormaya hakkımız olsun:

Derisi yüzülen yavrucağın babası, Balayan’ın çocuklarına ne yapmıştı?

Haydi cevap verin!

N’olur böyle bir şeyin olduğunu ispat edin de; hem Türklüğümden, hem de insanlığımdan utanıp,

Yerin dibine gireyim!...

Hayır, hayır!... Olmayan şeyin nesini ispat edeceksiniz?

“Millet olma vasfından yoksun olan topluluklar, kendilerini bir arada tutabilmek için öcüler icat ederler.”(Torlakon öğretisi)

Evet!… Bütün sıkıntınız bu!...

Millet olma vasfına bir türlü erişemediğiniz için, öcüler icat ediyorsunuz!

Beşikteki bebelerinizi “Öcü Türkler” ile korkutup şartlandırıyorsunuz!

Dindaşlarınız Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar da sizin gibi yapıyor!

Vahşette yarış edip, sırtlanlara bile rahmet okutturuyorsunuz!

N’olur acele edin ve yüzümüze, yüreğimize yakından bakın;

BİZ ÖCÜ DEĞİL, İNSANLIĞIN YÜZAKI OLAN ASİL TÜRKLERİZ!

N’olur acele edip gözünüzü açın!

Küresel zorbaların oyunlarına alet olmayın!

Hem kendinizin, hem de çocuklarınızın Dünyasını kurtarın!!!...

“Kendi aklına hakim olamayanlar, başkalarının aklına mahkum olurlar.”

Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; Vatan! Bayrak! Namus! diye ağlar dururlar.”(Torlakon öğretisi)

Sizlere gelince, ey feryatlarına yetişemediğimiz masum yavrucaklar!

Analar, bacılar, kardaşlar!

Akpürçekli nineler! İkibüklüm dedeler!

Haklarınızı helal edin!

İmdadınıza yetişemedik!...

Yalan yok!

Ulaştı bize iniltileriniz, feryatlarınız!

Duymasa da kulaklarımız; parçalandı yüreğimiz!

Nasıl bilmezdi bu asil millet, nasıl bilmezdi?

Dünya’nın öbür ucunda ayağına diken batan Kızılderilinin ızdıranını hissederdi de,

Yanıbaşında derisi yüzülen gardaşının feryadını nasıl bilmezdi?

Haklarınızı helal edin! Suçluyuz! Mahçubuz!...

Fakat, ahdimiz olsun!

Feryat etme sırası, insan kılıklı insanlık düşmanlarının olsun!

Tanrı, asil ve aziz Türk milletini koruyup yüceltsin!

ESEN KALSIN KAVİM KARDAŞ!...

24 Şubat 2008

TÜRK FİLOZOF TORLAKON

(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ÇAKIRPENÇE} ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)

ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!

MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!

TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...

"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."

( Türk İmparator ATİLLA )

"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."

"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."

"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"

( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )

*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***


  Editör :  TORLAKON

16428 Kişi Tarafından Okundu.

Yazdır Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Bu Habere Toplam 548 Puan Verildi
 Kaynak :  TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Kategori ¬ TORLAKONDAN

  Yorum ( 7 )   

 Gülser

Tarih : 24.06.2011 23:07:32  

  ne denir ki

Kayıtlı İp:


üzülmekten başka çare de bulamıyorum. Bir millet kendine bu kadar yabancı olur mu? Bir tarih öğretmeni olarak bunlaarı çok anlattım ama yine de etkili olamadığım için üzgünüm. selamlar
 ismail Ateş

Tarih : 28.02.2011 23:41:14  

  Okumam abi

Kayıtlı İp:


Bulamcayı sagdan sola bir yukarudan aşağıya iki sütun çözerim.At yarışları ve toto loto doldurmaktan gayrı yazmayla işim olmaz.Gazeteleri kıçından okurum.Atların ve top koşturanların kıçı pek çeker bu nedenledirki kıçtan konuşurum.En son okuduğum sahneye donsuz çıkan artiz haberiydi.Bir Türk Dünya ya bedel abi okumam abi herşeyi biliyom, bedelim ben
 karakan

Tarih : 27.12.2009 07:06:23  

  Dünyada Söz Sahibi Olalım

Kayıtlı İp:


türkiyemiz daha da güçlenmeli,türk uluslarla birlik kurulmalı ve dünyada söz sahibi olunmalıdır.atalarımıza yapılan zulümleri okudukça tüylerim diken diken oldu.bu yezitlere ne söylesem az gelir.öldürülmüş insanlarımıza c.c.Allahtan rahmet diliyorum.T.C.nin çıkar ve menfaatlerini düşünmeyen art niyetli zihniyetlere kilit vurulmalıdır.ne mutlu türküm diyene.saygılarımla
 Ahmet BİLGİN

Tarih : 23.01.2009 12:25:17  

  MERHABA AĞABEY

Kayıtlı İp:


Entürk ağabey öncelikle yeni siteniz hayırlı olsun.Çok güzel olmuş.Milli konularda ruhunda esen fırtınaları yazılarından okuyor ve görüyoruz.Yılmadan usanmadan, tabiri caizse ,uyuyan halkımızı uyandırma gayretinizi takdirle karşılıyoruz.Ülkemizde aydın kimliğe sahip gerçek vatanseverlerin süratle çoğalması, tarihte ve günümüzde, yüce Türk milletinin üzerinde oynanan hain oyunları tüm insanlığa anlatması en büyük dileğimizdir.Çalışmalarınızda başarılar diliyorum
 erdem

Tarih : 15.10.2008 11:34:11  

  Yüregine saglık abi

Kayıtlı İp:


Selamun Aleyküm abi yazılarınızı zamanım oldukça takip etmeye ve yaymaya çalışıyorum...BU Ermeni dönmelerinin yaptıkları vahşet Hakkında sayenizde daha çok bilgileri ögrenmiş oluyoruz ve dediginiz gibi de okumakda aciz bir Milletiz biz... Allaha Emanet Olunuz...
 behlül-ü betül

Tarih : 29.09.2008 23:17:34  

  utanıyorum.ve yanıyorum.

Kayıtlı İp:


sokakta gezerken düşünüyorum ve bu katliama şahit olan MUŞTAnımkimlerin kanları üzerinde yaşıyorum,bu toprklar neler görmüş diye yüreğimin iniltileri yükselİyor kimler yada kaç kişi bunları biliyor.utandım. ve şuan Türk kimliğini gururla taşıyan bizler bunu hakediyor muyuz? orda acı çeken TÜRK kardeşimin derdine derman olabilmişmiyiz? ve umursamazlığına yanıyorum toplumun. artık uyanın ermeni değil hayranı değil Türküz. Müslümanız Tarih mezarlığı, yanlış ata oynayan bahisçilerle doludur. Kraldan fazla kralcı olanın ölümü kralın elinden olur.(Torlakon öğretisi) Selametle
 mustafa

Tarih : 26.09.2008 11:11:54  

  hayvandan aşağı mahluklar

Kayıtlı İp:


bunlara insan denmez hayvan; gerçi hayvanlar bile bu kadar alcaklaşmıyor haklısınız 100 sene önceki ile 70 li ve 80 li yıllarda bizim o kadar yurt dışında bu alcaklar tarafından insanımız öldürüldü nerde kamu oyu ? çünkü işlerine gelmiyor.
  Sayfalar : İlk Sayfa - [1] - Son Sayfa

 Bu Kateoriye Ait Diğer Başlıklar

 
 
 

 Duyuru
  DEĞERLİ CANLAR MERHABA Torlakon ocağı, Türk Milletinin ve insanlığın bekâsı için tütmektedir. Nefesi olmak istiyorum, kâlbi vatan için atanın; sesi olmak istiyorum, toprakta kefensiz yatanın(TORLAKON)  

 
Henüz Haberlere Puan Verilmemiş..
 
Bugün için Haber Eklenmedi.
Bu Hafta içinde Haber Eklenmedi.
Bu Ay içinde Haber Eklenmedi.
 
 Takvim
 
 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 2
 Bugün : 156
 Dün : 160
 Toplam : 1081373
 Ip No : 18.118.137.243
     
 
 Vatan Size Minnettar
 

 
 Son Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi
 
 Popüler Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi.
 
 Döviz Bilgileri

  Döviz Alış Satış
  Dolar 32.5000 32.5586
  Euro 20.9548 21.0936
 
 Hava Durumu



 
 Reklam



 

 



 
 

   © Copyright - 2008- TÜRK FİLOZOF TORLAKON - Tüm Hakları Saklıdır. 

TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Çilem.Net altyapısını kullanmaktadır.